Otoriteryanizm, bireysel özgürlüklerin sınırlandırıldığı, devletin merkezi bir otorite tarafından sıkı bir şekilde kontrol edildiği ve genellikle demokratik ilkelerden uzaklaşıldığı bir yönetim biçimidir. Bu yönetim tarzında, halkın siyasal katılımı sınırlıdır ve kararlar çoğunlukla tek bir lider ya da küçük bir elit grup tarafından alınır. Otoriteryanizm, birey haklarının korunmasından ziyade, toplumsal düzenin sürdürülmesi ve devletin gücünün pekiştirilmesi üzerine kuruludur. Bu bağlamda, otoriteryan yönetimler, bireysel özgürlükleri ve sivil hakları korumaktan çok devlete bağlılık ve itaat bekler (Linz, 2000).
Otoriteryanizm ve Özellikleri
Otoriteryan yönetimlerin temel özellikleri arasında devletin topluma müdahale düzeyinin yüksek olması, siyasal muhalefetin sınırlandırılması ve medyanın sıkı bir şekilde kontrol edilmesi yer alır. Bu rejimlerde lider, kendisine muhalif olan sesleri bastırır, basın özgürlüğünü kısıtlar ve toplumu yönetebilmek için çeşitli baskı mekanizmalarını kullanır. Juan J. Linz, otoriteryanizmi, “demokrasi ile totaliterlik arasında bir yönetim biçimi” olarak tanımlamış ve bu yönetimlerin çoğulculuktan uzak olduğunu belirtmiştir (Linz, 2000). Bu rejimlerde seçimler ya yapılmaz ya da yalnızca göstermelik olarak yapılır; seçimler yapılsa bile sonuçlar genellikle önceden belirlenmiş olur (Svolik, 2012).
Otoriteryanizmin ortaya çıkışında farklı faktörler rol oynayabilir. Özellikle ekonomik ve toplumsal istikrarsızlıklar, halkın güvenlik ve düzen arayışını arttırarak güçlü bir liderin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Tarihte otoriteryan yönetimlerin çoğu, belirli bir kriz döneminde iktidara gelmiş ve krizlerin üstesinden gelme vaadiyle halkın desteğini almıştır. Ancak, bu tür rejimler genellikle kalıcı olma eğilimindedir ve devletin yapısını totaliter bir sisteme dönüştürerek özgürlükleri baskılar (Schedler, 2006).
Otoriteryanizmin Türleri
Otoriteryanizm, uygulandığı ülkenin sosyo-politik koşullarına bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, askeri rejimler, genellikle ordu aracılığıyla iktidarı ele geçirir ve ordu bürokrasisi ile devletin yönetimini sağlar. Bir başka otoriteryanizm türü olan monarşik otoriteryanizm ise bir ailenin veya hanedanın uzun süreli iktidarını sürdürmesine dayanır (Brooker, 2000). Bunun yanında, modern otoriteryanizmler “seçimsel otoriteryanizm” adı altında da incelenmektedir. Bu rejimlerde seçimler yapılır ancak seçim süreci tamamen adil değildir; çoğu zaman muhalefet partileri ve adaylar baskı altında tutulur ya da oy verme süreci hilelerle doludur (Schedler, 2006).
Otoriteryanizm ve Demokrasi
Otoriteryanizm ve demokrasi, birbirinden oldukça farklı yönetim biçimleridir. Demokrasi, halkın doğrudan ya da dolaylı olarak yönetime katılmasını, düşünce ve ifade özgürlüğünün korunmasını amaçlarken; otoriteryanizmde bireyler, devletin kontrolüne boyun eğmek zorundadır. Demokrasi, hesap verilebilirlik, şeffaflık ve sivil katılım gibi değerlere dayanır. Buna karşılık, otoriteryan rejimlerde yönetim, kamuya hesap vermek zorunda değildir ve kararlar çoğunlukla lider ya da yönetici elit tarafından alınır (Dahl, 1971). Otoriteryanizmin bazı ülkelerde istikrar sağladığı ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunduğu iddia edilse de, uzun vadede bireysel hak ve özgürlükleri baskıladığı için birçok eleştiriye maruz kalmaktadır (Levitsky & Way, 2010).
Otoriteryan Rejimlerin Tarihi ve Örnekleri
Otoriteryan yönetim biçimleri, insanlık tarihinin farklı dönemlerinde birçok toplumda varlık göstermiştir. 20. yüzyıl boyunca faşizm ve komünizm gibi ideolojiler, birçok ülkede otoriteryanizmin birer örneği olarak görülmüştür. Örneğin, Adolf Hitler Almanyası, Joseph Stalin’in Sovyetler Birliği ve Mao Zedong’un Çin’i, otoriteryan yönetimlerin tarihteki en çarpıcı örneklerindendir (Brooker, 2000). Günümüzde de bazı ülkelerde otoriteryan yönetimler devam etmekte ve bu yönetimlerin günümüz siyasetindeki yeri hala tartışılmaktadır.
Otoriteryanizm, toplumların farklı sosyo-ekonomik ve kültürel koşullarında ortaya çıkan bir yönetim biçimidir ve demokrasinin temel ilkelerinden uzaklaşarak bireysel özgürlükleri sınırlandırır. Bu tür rejimlerin istikrar sağlama ve devletin gücünü pekiştirme amaçları bulunmakla birlikte, bireysel hak ve özgürlüklerin baskı altına alınması, otoriteryanizmin en çok eleştirilen yönlerinden biridir. Otoriteryanizmin tarihi, toplumsal ve siyasi analizlerde önemli bir yere sahiptir ve gelecekte de akademik tartışmaların merkezinde yer alacaktır.
Kaynakça
Brooker, P. (2000). Non-Democratic Regimes: Theory, Government, and Politics. Macmillan International Higher Education.
Dahl, R. A. (1971). Polyarchy: Participation and Opposition. Yale University Press.
Levitsky, S., & Way, L. A. (2010). Competitive Authoritarianism: Hybrid Regimes after the Cold War. Cambridge University Press.
Linz, J. J. (2000). Totalitarian and Authoritarian Regimes. Lynne Rienner Publishers.
Schedler, A. (2006). Electoral Authoritarianism: The Dynamics of Unfree Competition. Lynne Rienner Publishers.
Svolik, M. W. (2012). The Politics of Authoritarian Rule. Cambridge University Press.
İlk yorum yapan siz olun